Rapora göre, servet (insanların varlıklarının değeri), gelir veya iş ve yatırımlardan elde edilen kazançlardan bile daha yoğunlaşmış durumda; dünya nüfusunun en zengin yüzde 10'u servetin yüzde 75'ine sahipken, en yoksul yarısı sadece yüzde 2'sine sahip.
Rapora göre, neredeyse her bölgede en zengin yüzde 1'lik kesim, en yoksul yüzde 90'lık kesimin toplamından daha zengin ve servet eşitsizliği dünya genelinde hızla artıyor.
Paris Ekonomi Okulu'ndan Ricardo Gómez-Carrera liderliğindeki yazarlar, "Sonuç olarak, küçük bir azınlığın benzeri görülmemiş bir finansal güce sahip olduğu, milyarlarca insanın ise temel ekonomik istikrardan bile dışlandığı bir dünya ortaya çıkıyor" diye yazdı.
Rapora göre, en zengin binde 1'lik kesimin küresel servetteki payı 1995'te yaklaşık yüzde 4 iken yüzde 6'nın üzerine çıktı; milyonerlerin serveti ise 1990'lardan bu yana yıllık yaklaşık yüzde 8 oranında arttı. Bu oran, en yoksul yüzde 50'lik kesimin artış oranının neredeyse iki katı.
Yazarlar arasında etkili Fransız ekonomist Thomas Piketty de bulunuyor ve eşitsizliğin "uzun zamandır küresel ekonominin belirleyici bir özelliği" olduğunu, ancak 2025 yılına gelindiğinde "acil müdahale gerektiren seviyelere ulaştığını" belirtti.
Eşitsizliğin azaltılmasının “sadece adaletle ilgili olmadığını, aynı zamanda ekonomilerin dayanıklılığı, demokrasilerin istikrarı ve gezegenimizin yaşayabilirliği için de elzem olduğunu” belirttiler. Bu tür aşırı bölünmelerin artık toplumlar veya ekosistemler için sürdürülebilir olmadığını söylediler.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ile birlikte dört yılda bir hazırlanan rapor, küresel ekonomik eşitsizlik üzerine en büyük açık erişimli veri tabanından yararlanıyor ve konuyla ilgili uluslararası kamuoyu tartışmasını şekillendirdiği yaygın olarak kabul ediliyor.
Önsözde, Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz, “dünya çapında eşitsizliği izlemek ve objektif, kanıta dayalı öneriler sunmak” için BM'nin iklim değişikliği konusunda IPCC'sine benzer uluslararası bir panel çağrısını yineledi.
Hibya Haber Ajansı
